• admin
  • 24.12.2025

2024 Yılının Kelimesi: Brain Rot (Beyin Çürümesi)

Dijital dünyada son yıllarda sıkça karşılaşılan bazı kavramlar var; bir anda yayılıyor, herkes kullanmaya başlıyor ve ortak bir hissi tarif ediyor. Brain rot da bunlardan biri. Oxford Sözlüğü’nün bu kavramı 2024 yılının kelimesi olarak seçmesi, aslında birçok kişinin uzun süredir fark ettiği ama adlandırmakta zorlandığı bir duruma işaret ediyor.

Brain rot, en basit haliyle zihnin sürekli olarak yüzeysel ve düşük nitelikli içeriklerle meşgul edilmesi sonucu ortaya çıkan zihinsel yorgunluğu tanımlıyor. Buradaki mesele zekânın azalması ya da kalıcı bir bozulma değil; düşünmenin giderek daha parçalı, dikkat süresinin daha kısa ve zihinsel derinliğin daha zor ulaşılır hale gelmesi. Özellikle çevrimiçi ortamlarda hızla tüketilen içerikler bu durumu besleyen en önemli etkenlerden biri olarak görülüyor.

Aslında bu kavramın kökeni sanıldığından çok daha eski. 19. yüzyılda Henry David Thoreau, dönemin toplumsal koşullarını eleştirirken insanların zihinsel olarak köreldiğine dikkat çekmişti. Bugün yaşananlar ise bu eleştirinin dijital dünyadaki yeni bir yansıması gibi okunabilir. Fark şu ki, günümüzde zihni yoran etkenler çok daha hızlı, çok daha erişilebilir ve neredeyse kesintisiz bir akış halinde karşımıza çıkıyor.

Oxford’un yaptığı değerlendirmelerde dikkat çeken noktalardan biri, brain rot kavramının son yıllarda sosyal medyada belirgin biçimde daha fazla kullanılmaya başlanması. Bunun temel nedeni, düşük kaliteli içeriklerin yalnızca bireysel zaman kaybı olarak değil, zihinsel sağlık ve odaklanma açısından da sorgulanmaya başlaması. İnsanlar artık yalnızca “çok vakit geçiriyorum” demiyor; bu vaktin zihinsel olarak kendilerine ne yaptığıyla da ilgileniyor.

Kısa videolar, sürekli yenilenen akışlar ve anlık bildirimler, zihni durmaksızın uyarıyor. Bu durum kısa vadede eğlenceli veya rahatlatıcı gibi görünse de uzun vadede düşünme süreçlerini yorabiliyor. Bir konuyu derinlemesine ele almak, uzun bir metni okumak ya da sadece sessiz kalmak giderek daha zor hale gelebiliyor. Brain rot kavramı, tam da bu hissin ortak bir adı olarak öne çıkıyor.

Bu noktada önemli olan, dijital dünyayı tamamen reddetmek değil. Teknoloji bilgiye erişimi kolaylaştıran, öğrenmeyi destekleyen güçlü bir araç. Ancak içeriklerin niteliği ve tüketim biçimi sorgulanmadığında zihinsel denge zarar görebiliyor. Brain rot, bir alarm kelimesi gibi düşünülebilir; “dur ve neyle beslendiğine bak” diyen bir hatırlatma. Oxford’un 2024 yılı kelimesi olarak bu kavramı seçmesi, bireysel bir deneyimin ötesinde toplumsal bir farkındalığa işaret ediyor. Dijital çağda zihinsel sağlığı korumak, yalnızca ekran süresiyle değil, zihni meşgul eden içeriklerin kalitesiyle de yakından ilişkili. Bu nedenle brain rot, sadece bir kelime değil; dijital yaşamı yeniden düşünmeye çağıran güçlü bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.