Çocuklar göre oyunlar, en etkili öğrenme yöntemlerinden biridir. Oyun, çocuklara sadece eğlence sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kendilerini ve dünyayı keşfetmelerine, deney yapmalarına ve öğrenmelerine yardımcı olur. Oyun, fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal becerilerin gelişimine katkıda bulunur. Oyun oynamak, çocukların hayal gücünü kullanmalarını ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarmalarını sağlar.

Ayrıca, problem çözme, karar verme ve planlama gibi kritik becerileri öğrenmelerine yardımcı olur. Oyun, çocukların kendilerine güvenlerini artırır, sosyal becerilerini geliştirir ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olur. Çocukların oyun oynarken öğrenme kapasiteleri daha yüksektir ve bu nedenle, eğitim programlarında ve okul müfredatlarında oyunun önemi giderek artmaktadır.
Bu nedenle, çocukların oynadığı oyunlar oynayarak öğrenmeleri için uygun ortamların oluşturulması ve ebeveynlerin bu sürece destek olması önemlidir.
Evde Oynayabileceğiniz Oyunlar

Birbirinizi daha iyi tanımanızı sağlayacak bazı sorular belirleyin ve bir kağıda yazın. “En sevdiğin renk, yemek, şarkı nedir?”, “Yarın farklı bir ülkede uyanabilecek olsan nerede uyanmak isterdin?”, “Nelerden korkarsın?” gibi…
Herkes diğerleri hakkında olan tahminlerini kimseye göstermeden bir kağıda yazsın ve sonra okusun.
Bakalım aynı evde yaşarken birbirinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz?
Çoluk çocuk oynanabilecek oyunların olmazsa olmazlarından biri de Jenga (Kule Oyunu). Tahta bloklardan oluşan kuleden herkes bir blok çeker ve kulenin üzerine yerleştirir. Tabii kuleyi devirmeden! Sakın unutmayın, en önemli kural herkesin dokunduğu bloğu çekmek zorunda olması.
Oyunculardan biri soru soran, diğeri de cevap veren kişi olur. Burada önemli olan, sorulara “Evet” ya da “Hayır” cevabını vermemek.
Örneğin; “Okula gidiyor musun?” sorusuna “Evet” yanıtını veren yanar. Onun yerine “Gidiyorum” demelidir.
Bu oyun çocukların daha dikkatli olma ve hızlı düşünme yetisini geliştirir.
Bir tepsinin içine evde bulunan objeler konur (toka, para, saç fırçası, cüzdan…). Oyuncular bu nesneleri kısa süre gördükten sonra tepsinin üzeri bir bezle örtülür ve objelerin yerleri değiştirilir. Oyuncuların gözleri kapatılır ve nesnelere dokunarak onun ne olduğunu bulmaya çalışırlar.
Çocuklar, dokunma duyusunu kullanarak kısa süreli ve aktif işleyen bellek alanlarını geliştirir.
Her oyuncu kağıt üzerine yan yana; isim, şehir, hayvan, bitki, eşya, ülke, sanatçı yazar ve her bir bölümü çizgiyle ayırır.
Bir kişi içinden harfleri sayarken diğer bir oyuncu onu durdurur ve hangi harfte kaldıysa o harfi söyler.
O harf ile başlayan kelimeler 1 dakika içinde bulunmaya çalışılır. Süre uzarsa ilk bitiren “Bitti” dedikten sonra 10’a kadar sayar.
Her cevap için 10 puan verilir. Birden fazla kişi aynı cevabı verdiyse o cevap için her birine 5 puan yazılır.
Onuncu turda puanlar hesaplanır ve kazanan belli olur.
Çocuğunuzun planlama yapma, konsantre olma, el-göz koordinasyonu kurma, hızlı hareket etme becerilerini geliştirmesini istiyorsanız bu oyun tam da size göre.
Oyuncuların önüne iki ayrı sehpa koyulur. Oyuncunun uzağında olan sehpaya bir bardak konur.
Oyuncu elindeki pinpon topunu önünde duran boş sehpada sektirerek diğer sehpadaki bardağın içine atmaya çalışır.
Topu bardağın içine isabet ettiren ilk kişi oyunu kazanır.
Teknolojinin çocukların hayatında bu kadar büyük yer kapladığı günümüzde, geleneksel oyunlar hem nostaljik bir değer taşır hem de fiziksel, sosyal ve duygusal gelişim açısından son derece önemlidir. Bu oyunlar; takım ruhunu, iletişimi, paylaşmayı ve hareketli yaşamı teşvik eder. Ayrıca çocuklara sabır, kurallara uyma, kazanmayı ve kaybetmeyi kabullenme gibi temel yaşam becerilerini öğretir.
İşte beraber oynayabileceğiniz birkaç oyun ;
Oyuncular arasından bir ebe seçilir ve ebenin gözleri bağlanır. Diğer çocuklar etrafında halka oluşturur.
Herkes “Türkü söyler döneriz, bil bakalım biz kimiz, göster bizi körebe” tekerlemesini söylerken ebe dokunarak birini yakalamaya çalışır.
Eğer dokunduğu kişiyi tanırsa, yeni ebe o olur. Tanıyamazsa oyun aynı şekilde devam eder.
Çocuklar bir daire şeklinde oturur. Elindeki ip yumağını başkasına atarken ipi elinde tutar. Bu şekilde ip karışır ve ortaya büyük bir ağ çıkar.
Sonraki aşamada çocuklar hep birlikte bu “ağ düğümünü” çözmeye çalışır.
Bu oyun, sabır, problem çözme ve ekip çalışmasını geliştirir.
Bir kısa (çomak) ve bir uzun (çelik) sopayla oynanır.
Amaç, kısa sopayı uzun sopayla havaya kaldırıp mümkün olduğunca uzağa vurmaktır.
Hedefi en uzağa atan kazanır.
Bu oyun fiziksel koordinasyon, dikkat ve rekabet duygusunu güçlendirir.
Bir çocuk “ebe” olur. Ortaya bir teneke kutu ya da top konur.
Ebe, topu yerine koymakla görevlidir, diğer oyuncular ise o sırada saklanır.
Ebe topu yerine koyduğunda oyuncuları arar. Ancak diğerleri topu tekrar uzağa atabilir.
Ebe birini görüp “Kukaladım!” derse o kişi yeni ebe olur.
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluşturur ve “bülbül kafesi” yapar.
İki veya üç çocuk “bülbül” olur ve halkanın içinde kalır.
Halka ellerini açarak “bülbül kafeste” derken, bülbüller kaçmaya çalışır.
Kaçabilen kazanır, yakalananlar ise oyuna devam eder.
Çocuklar avuç içlerini üst üste koyarak ritmik biçimde şu tekerlemeyi söylerler:
“Çatlak patlak, yusyuvarlak, kremalı börek, sütlü çörek…”
Her kelimede sıradaki çocuğun eline vurulur.
Hem eğlenceli bir ritim duygusu kazandırır hem de dikkat gelişimini destekler.
Bir ebe seçilir, diğer çocuklar 20–25 adım ötede dizilir.
Ebe eğilir, diğerleri tekerlemeyi söyleyerek ebenin üzerinden atlar:
“Birdir bir, iki oldum, üç oldum…”
Sıra bitene kadar atlayışlar devam eder. Atlayamayan ebe olur.
Bu oyun hem eğlenceli hem de fiziksel dengeyi güçlendirir.
Ebe topu havaya atarken birinin adını söyler.
Top yere düşmeden adı söylenen oyuncu topu yakalamalıdır.
Yakalarsa başka birinin adını söyler; yakalayamazsa “İstop!” diye bağırır.
Diğerleri oldukları yerde durur, ebe topla birini vurmaya çalışır.
Vurulan kişi puan kaybeder ve yeni ebe olur.
İki çocuk “bezirgânbaşı” olur ve el ele tutuşarak kapı oluşturur.
Diğer oyuncular sırayla kapının altından geçerken şu şarkı söylenir:
“Aç kapıyı bezirgânbaşı, bezirgânbaşı…”
Kapı kapanır, içerde kalan oyuncuya “Elma mı armut mu?” gibi bir soru sorulur.
Cevabına göre takımlar oluşur. Sonra ip çekme yarışması yapılır; hangi grup kazanırsa oyun onunla devam eder.
İki çocuk ipi çevirir, diğerleri sırayla atlar.
Atlanırken şu tekerleme söylenir:
“Laleli belkız, içeriye gir kız, ipten çık kız…”
Bu oyun ritim, dayanıklılık ve beden koordinasyonu geliştirir.
İki grup arasında oynanır. Bir grup topu atar, diğeri kaçmaya çalışır.
Topla vurulan oyuncu “can” kaybeder. Ortada kalan son kişi 12 atış boyunca vurulmazsa takımına puan kazandırır.
Hem stratejik düşünme hem de refleks gelişimi sağlar.
Bir ebe seçilir. Oyuncular, ebelenmemek için yüksekteki yerlere çıkar.
Ebe yalnızca kendi seviyesindekileri ebeleyebilir.
Hareketli, enerjik ve bol kahkahalı bir oyundur.
Toprak zeminde oynanan bu oyunda amaç, diğer misketleri vurarak dışarı çıkarmaktır.
Kazanan, vurduğu misketleri alır.
Odaklanmayı, el-göz koordinasyonunu ve sabrı güçlendirir.
Bu klasik oyunlar hâlâ çocukların vazgeçilmezidir.
Hem fiziksel hareket sağlar hem de stratejik düşünmeyi öğretir.
Çocukların açık havada birlikte vakit geçirmesi, sosyal becerileri ve özgüveni destekler.